1988 Yılında İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yüksek Onur Öğrencisi olarak tamamlamasının ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi İnsan Kaynakları Yöneticiliği Programı’nı bölüm 1. si olarak bitirdi. Şimdi ise eğitim hayatına İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü İnsan Kaynakları Yönetimi yüksek lisans programı ile devam ediyor.
İş hayatına lise döneminde katılıyor. Turizm ve Otelcilik, Satış ve Pazarlama, Bilgi Teknolojileri gibi birçok farklı sektörde görev alıyor. 2012 yılında ise şimdilerde İnsan Kaynakları Uzmanı olarak görevi yürütmekte olduğu, İnşaat, Yatırım, Turizm, Gayrimenkul gibi farklı sektörlerde ve stratejik yatırımlarda rol alan Sera Group’a İdari İşler Bölümü bünyesinde adım atıyor. 2017 yılından bu yana ise İnsan Kaynakları Bölümü’nde İnsan Kaynakları uygulamaları yanı sıra, iç iletişim, kurumsal iletişim ve sosyal medya yönetiminde aktif rol alıyor.
Sera Group’un kurumsallaşmaya yönelik adımlarının atıldığı dönemden itibaren şirkette görev alması ile mevcut sistemlerin analogdan dijitale geçişi, robotik süreç entegrasyonu ve geliştirilmesinde yer alan faaliyetler ile, İnsan Kaynakları uygulamaları, sistemleri, prosedürlerinin kurulmasında ve geliştirilmesinde aktif rol almış.
Sera Group, İnsan Kaynakları uygulamaları, adaylar ile iletişim yönetimi ve istihdam oranları ile son 3 senedir Kariyer.net İnsana Saygı Ödülü’ne layık bulunan şirketler arasında yer alıyor.
–Hayat boyunca hem profesyonel hem kişisel yaşamda sürekli öğrenci olduğumuzu düşünüyorum. Her mecrada, gerek dijital, gerek basılı bilgiye erişim olabilecek her kaynaktan faydalanıyor, beni güncel tutabilecek her kanalı takip ediyorum. Katılabileceğim konferanslar, webinarlar, seminerler, online eğitimler gündeme geldikçe kaçırmamaya çalışıyorum. Meslek grupları için oluşturulmuş sosyal ağlarda aktif bulunmaya çalışıyorum. Özel yaşam ile iş yaşamı dengesinin iyi kurulduğu zaman insanın gerçek anlamda mutlu olabileceğini düşünüyorum. Hareketli yaşamın pozitif enerjisine inanıyorum. Uzun yıllardır sporu hayatımda mutlaka tutmaya çalışıyorum. Spor yapmak, fiziksel sağlığın yanı sıra, mental olarak da kişiyi rahatlatıyor ve güçlendiriyor. Bir program dahilinde aktivitelerde bulunmak; disiplin, zaman yönetimi, motivasyon bilinci, stres yönetimi gibi konularda da kişiyi geliştiriyor ve bu gelişim, günün sonunda iş performansınıza da yansıyor. 2017 yılından beri Rundamental koşu grubu ile kısa ve orta mesafe parkurlarda koşuyorum.Yarı maraton, ultra maraton ve farklı organizasyonlarda farklı mesafelerde yarışlar bitirdim. Bunun dışında crossfit, yoga, pilates gibi spor dallarından da zaman zaman faydalanarak egzersizlerin birbirini desteklemesini sağlıyorum.
Dijital dönüşümle, veriye, bilgiye erişimin mobil hale gelerek en kolay erişilebildiği çağdayız. Bundan faydalanarak gelişimde sürekli ivme kazanmamız gerekiyor. Her şey çok hızlı gelişiyor ve değişiyor. Sistemlerin, işleyişlerin, kaynakların yeni versiyonları ile kendi versiyonlarımızı eş zamanlı güncellemek, hatta bir sonraki için öngörülerimizi geliştirip geleceği de okuyabilmek, rekabet avantajımızı koruyabilmek için bu yönde planlarımızı geliştirmek ve hazırlıklı olmak zorundayız. Özellikle pandemi dönemi sonrası yeni dünyada, belki bundan uzun seneler sonra adapte olabileceğimiz dijital dönüşüme zorunlu bir şekilde de olsa uyum sağlamaya, önemini kavramaya başladık. Yapay zekaya daha robotik süreçleri yükleyip, insanın yaratıcılığını geliştirmeye ve bundan avantaj sağlamaya odaklanmalıyız. Bu dönüşümün çıktılarını sadece iş yaşamındaki rutinleri yürütmede değil, kendimize katma değer sağlamada da yönlendirmeliyiz.
Sera Group yaklaşık 300 kişilik kadrosu, 2019 yıllık cirosu 128 milyon $ olan, 25 yıldır farklı birçok iş kolunda ve diğer yatırım ortaklıkları ile kurumsal yapıda faaliyet gösteren bir aile şirketi. Lokomotif sektörümüz ise Sera Yapı Endüstrisi ile içerisinde birçok farklı disiplini bulunduran inşaat alanında.
İnsan Kaynakları uygulamalarımızdaki ana unsurları, sürdürülebilir bir yapı oluşturma amacı ve şirketin 25 yıldır faaliyet göstermesi ile birlikte 4 kuşak ile birbirleriyle uyumlu, kuşaklar arası farklılık ve anlayışı sentezleyecek şekilde oluşturuyoruz. Bu da insan ilişkileri yönetiminde her kademedeki çalışana, her jenerasyona farklı yaklaşım şekilleri geliştirmeyi gerektiriyor.
Merkez kadromuzdan bağımsız, proje bazlı insan kaynakları planlaması yapılması, yurtiçi ve yurtdışı projeler ile her projede, farklı lokasyonlarda yeni bir şirket oluşturmanızı sağlıyor. Doğru yönetim anlayışı, çalışan bağlılığını güven üzerine sağlamak, aile şirketi yapısını bozmadan ancak günümüz koşulları altında sürdürülebilirliğin de mümkün olması için kurumsal çatı altında süreçleri geliştiriyoruz. Tüm bölgelerdeki projelerimizde saha ziyaretlerimizde bulunuyor, çalışana dokunmanın, iletişimde kalmanın bağlılığı geliştirdiğine inanıyoruz. Aktif faaliyetlerinin proje bazlı olması ile çalışan devir oranı yüksek sektörlerden biri olmamıza karşın, yeni projeler ya da açık pozisyonlarda, önceliği şirket içi kariyer hareketliliğine vererek, iç kaynaklarımıza değerlendiriyor ve çalışan devir oranını ortalamanın altında tutmaya çalışıyoruz.
Diğer sektörlere nispeten insan kaynakları yönetiminin zor görüldüğü İnşaat sektöründe, stabil ve kendini tekrar eden süreçler yerine, hızlı düşünmek, hızlı karar ve aksiyon almanız gereken, günlük operasyonel ya da yönetsel süreçlerde bulunarak, yeni ve zaman zaman bir gün öncesinden dahi tamamen farklı bir çalışma gününü deneyimleme fırsatı bulabiliyorsunuz.
Mavi ve Beyaz Yaka her 2 çalışan tipinde, Mühendislik, İdari ve Teknik tüm dallarda kadro planlaması ile başlayan sürecin, Merkez birimler ile koordineli olarak İK uygulamaları ve yaklaşımı ile yürütülmesi, proje ilerleyiş programına paralel aksiyonların alınması, kariyer ve pozisyon rotasyonlarının oluşturulmasına uzanan süreçle, birçok farklı uzmanlık alanını deneyimliyor ve geliştirme fırsatı yakalıyorsunuz.
Sınırları zorlamanın kişiyi ileri götürmede en önemli noktalardan biri olduğuna inanıyorum. Konulara yaklaşımınız, yaşananların çıktısının size nasıl döneceğini belirler. Yeteneklerimiz, eğitimimiz, deneyimlerimizin yanı sıra, sürdürülebilir başarı sağlamak için; bakış açımızı sürekli gelişime odaklamalı, kendimize smart hedefler koymalıyız. İngilizlerin çok beğendiğim atasözünde geçtiği gibi
“ Varacağı limanı bilmeyen yelkenli için hiçbir rüzgar elverişli değildir.”
İnsan Kaynakları Yönetimi tüm dünyada, sadece prosedürel ve evrak işlerini yürüten, genelde Muhasebe, Mali İşler vb. bölüm çatısı altında faaliyet yürüten, çalışana geliştirilmesi gereken değerden çok maliyet gözü ile bakan “Personel Yönetimi” adı ile uzun yıllar faaliyet yürüten bu bölüm, artık “İnsan Kaynakları Yönetimi” kavramı ile insanı “Değer” olarak görüyor. İnsana yapılan yatırımın kuruma yapıldığını, insan kaynağının en stratejik rekabet unsurlarından biri olduğunu anlayarak ve buna paralel çalışan verimliliğin artmasına odaklı bir alan halini alarak, bugün birçok şirkette doğrudan üst yönetime bağlı. Çalışan ile Yönetim arası köprü görevini üstlenen stratejik bir ortaklık yapısında faaliyetlerini yürütüyor. Kurumlar büyüklüklerine ve stratejilerine de bağlı olarak, bu alanda yer alan tüm fonksiyonlara, ayrı organizasyonel bölümler oluşturarak yönetmeye başladılar.
Henüz öğrenim hayatı devam eden, İnsan Kaynakları alanında kendini geliştirmek isteyen ya da bu alana yönelmek isteyenler, ilişki yönetimlerini geliştirici sosyal oluşumlarda, gözlem, analitik düşünce, yorumlama, süreç yönetimi becerilerini artıracak faaliyetlerde bulunmalılar. İnsan Kaynakları denince yaygın düşüncede akla ilk gelen “İşe Alım” fonksiyonu oluyor. İşe Alım Yönetimi de İK planlamasını takiben en kritik fonksiyon. Ancak rolümüz; bulunduğunuz kurum ve faaliyet alanı ile ölçeğine bağlı değişim göstermek ile birlikte, kaynak analiz ve planlamaların yapılmasıyla başlıyor ve çalışan o kurumda görev aldığı süreç boyunca birçok farklı konuda hem operasyonel, hem yönetsel, hem de danışman şapkanızla aldığınız roller ile devam ediyor. Gelişime açık alanları ile sorumluluk almaktan keyif duyacakları alanların analizlerini iyi yapmaları gerekiyor. Stajlarını mutlaka farklı şirketlerde, farklı yönetim çatıları altında yürütmeliler. Farklı kurumsal yapılar, farklı işleyişler ve farklı görev ve sorumluluk tanımlamaları deneyim çeşitliliğini artırması ile birlikte değişiklik ve yeniliğe açıklılığı, farklı yapılara adaptasyon ve uyumluluğu geliştiriyor. Tek düze değil, birden çok alanda olaylar ve kişileri yorumlayabilme, olaylara özgü en doğru şapkayı takarak düşünebilme ve süreçleri yönetebilmeye yardımcı oluyor.